6 Ünlü Arap Atasözünün Hikayelerini Keşfedin

Okuma Süresi: 7 dakikalar
6 Ünlü Arap Atasözünün Hikayeleri

Ünlü Arap Atasözlerinin Hikayelerini Neden Öğrenmeli?

Bazen tam da duymanız gereken şeyi söyleyen bir atasözüyle karşılaşmak garip bir şekilde tatmin edicidir. Derin bir hikâye anlatıcılığı geleneğine sahip olan Arapçada, bu türden küçük ama anlam yüklü ifadelerden bolca bulunur. Kısa ama içinde dramatik, esprili ya da derin bir hakikat barındıran sözlerdir bunlar. Ancak çoğu, kökenini bildiğinizde çok daha anlamlı hale gelir.

Arapça öğrenen biri olarak, bu ünlü atasözlerinin ardındaki hikâyeleri bilmek, onları günlük konuşmalarda hem daha kolay hatırlamanızı hem de doğru şekilde kullanmanızı sağlar.

Bu yazıda, en meşhur altı Arap atasözünün ardındaki hikâyelere göz atacağız. Bazı deyimler sizi güldürebilir, bazılarıysa iki kez düşündürebilir ama hepsi insan doğasına ve birbirimizle olan ilişkilerimize dair derin bir içgörü sunar.

Hazır mısınız? Hadi başlayalım!

Atasözü 1: رَجَعَ بِخُفَّي حُنَين

Huneyn’in Sandallarıyla Döndü.

Rac’a bihuffay Huneyn

Arapçada “Huneyn’in sandallarıyla döndü” ifadesi, bir kişinin boş eliyle, hedefsiz veya başarısız olarak geri dönmesini anlatmak için kullanılır. Hedefini gerçekleştirememekle kalmayıp, elinde hiçbir şey ya da öncekinden daha az bir şeyle dönmesi anlamındadır. Genellikle kötü talihi veya başarısız bir girişimi alaycı ya da küçümseyici bir şekilde vurgulamak için kullanılır.

Bu atasözünün kökeni, kurnazlığı ve zekâsıyla bilinen al-Hirah şehrindeki usta bir kunduracı olan Huneyn adlı bir adama dayanır.

Bir gün, bir bedevi ona bir çift sandal almak için gelir. Bedevi pazarlık yapma tarzına uygun olarak, Huneyn ile fiyat üzerinde oldukça sert bir şekilde pazarlık eder ve sonunda onu sinirlendirir. Sonra, hiçbir şey almadan, Huneyn’i alaya alarak ve küçümseyerek oradan ayrılır.

Huneyn, bedevinin bu davranışına çok sinirlenir ve ona zekâ ve kurnazlıkla bir ders vermeye karar verir. Gizlice onu takip eder ve bedevinin eve dönerken kullanacağı yola önden giderek gider. O yol üzerine bir sandalı yere koyar, biraz ilerleyip ikinci sandalı da kısa bir mesafeye yerleştirir.

Bedevi ilk sandalla karşılaştığında kendi kendine der ki:
“Bu sandal, Huneyn’in sattığı sandallara benziyor ama tek bir sandala ne gerek var ki?”

Atasözü 2: عادَتْ حَليمةُ إلى عادَتِها القَديمةِ

Halime Eski Alışkanlıklarına Döndü.

Aadet Halime ilâ aadetiha’l-kadime

Arapçada “Halime eski alışkanlıklarına döndü” ifadesi, kötü bir alışkanlığa veya istenmeyen bir davranışa bırakıldıktan sonra geri dönülmesini tanımlamak için kullanılır. Genellikle bu durum, kişinin tekrar aynı hataya düşmesinden dolayı hayal kırıklığı veya üzüntü ifade eder.

Bu sözün kökeni, İslam öncesi dönemin en cömert kişilerinden biri olarak bilinen Hatim et-Tai’nin eşi Halime adlı bir kadına dayanır. Hatim’in cömertliğinin aksine, Halime özellikle yemek yaparken sade yağ (tereyağı yerine kullanılan ghee) kullanımı konusunda çok tutumluydu.

Halime, sade yağı aşırı kullanmaktan hoşlanmaz ve bunu son derece cimri bir şekilde kullanırdı. Bu durum kocasını oldukça rahatsız ederdi. Bir gün Hatim ona şöyle der:
“Ghee’de bereket vardır ve cömertçe kullanmak cömertlik ve cesaretin işaretidir.”

Hatim’in defalarca şikayet etmesine rağmen Halime cimri davranmaya devam eder—ta ki Hatim alışkanlığını değiştirmek için zekice bir plan yapana kadar. Şaka yollu ona şöyle der:
“Yemeklerinde bolca ghee kullanan bir kadın uzun yaşarmış.”

Daha uzun yaşama umuduyla Halime ghee’yi bolca kullanmaya başlar. Yemekleri lezzetli olur ve zengin tadıyla herkesin beğenisini kazanır.

Ama bir süre sonra büyük bir felaket olur ve tek oğlu ölür. Acı içinde eski tutumuna geri döner. İnsanlar bunu fark ettiğinde şöyle derler:
“Halime eski alışkanlıklarına döndü.”

O günden sonra bu ifade, iyiye dönüşmüş gibi görünen birinin kötü bir alışkanlığına yeniden dönmesini tanımlamak için kullanılır.

Beyaz Boğa Yiyildiği Gün Ben de Yiyildim

Atasözü 3: أُكِلتُ يَومَ أُكِلَ الثّورُ الأَبيضُ

Beyaz Boğa Yiyildiği Gün Ben de Yiyildim.

Ukiltu yevme ukila eth-thauru’l ebyad

Arapçada “Beyaz boğa yendiği gün ben de yendim” atasözü, başkalarının haklarını savunmadığımızda, özellikle zayıf olduklarında, sonunda kendimizin de mağdur olacağımıza dair bir uyarıdır. Bu söz, bir arada durmadığımız sürece tek tek düşeceğimiz gerçeğini vurgular.

Hikaye eski zamanlara dayanır ve geniş bir merada birlikte yaşayan üç boğadan söz eder: beyaz boğa, siyah boğa ve kırmızı boğa.

Bu üç boğa, dostlukları ve güçleriyle uyum içinde yaşardı. Birlikte olmalarının güçleri olduğunu ve ayrılığın düşüşlerine yol açacağını bilirdi.

Ama yakında bir aslan onları izliyordu. Onları yemek istiyordu ama birlikte çok güçlü olduklarını bildiği için doğrudan saldıramazdı.

Bunun üzerine aslan kurnaz bir plan yaptı. Siyah ve kırmızı boğalara yaklaştı ve fısıldadı:
“Beyaz boğaya ne gerek var? Rengiyle hemen fark edilir—düşmanları çeker. Önce onu ortadan kaldırayım, size dokunmam, söz veriyorum.”

Bu sözler onların kalbine şüphe tohumları ekti. Sonunda, isteksizce beyaz boğayı savunmamaya karar verdiler.

Aslan saldırdı ve beyaz boğayı yedi, siyah ve kırmızı boğalar sadece izledi, hiçbir şey yapmadı.

Günler geçti, aslan yeniden aç kaldı. Bu sefer siyah boğaya gitti ve dedi ki:
“Kırmızı boğa daha da belirgin, rengi parlak, eti cazip. Onu da bana ver, seni bırakırım.”

Yine siyah boğa sessiz kaldı, direniş göstermedi. Aslan kırmızı boğayı öldürüp yedi.

Yakında aslan siyah boğaya yöneldi. Onu köşeye sıkıştırınca ve siyah boğa kaderini anladığında pişmanlık içinde şu meşhur sözü söyledi:
“Beyaz boğa yendiği gün ben de yendim.”

Anlamı: Arkadaşım yok edilirken hiçbir şey yapmayarak kendi sonumu hazırladım. Birlikte olmak gücümüzdü ve ihaneti benim sonumun başlangıcı oldu.

Bu atasözü bize adaletsizliğe, baştan direnilmezse yayılıp hepimizi yok edeceğini öğretir. Başkalarının zulmüne sessiz kalmak, kendi çöküşümüzün yolunu açar, zamana yayılmış da olsa.

Barakış Kendi Halkına Felaket Getirdi

Atasözü 4: على أهلِها جَنَتْ بَراقِش

Barakış Kendi Halkına Felaket Getirdi.

Ala ahliha janet Barakış

Arapçada “Barakış kendi halkına felaket getirdi” atasözü, cehalet veya kötü muhakeme sonucu, bir kişinin ya da grubun zarar görmesine neden olmasını anlatır. Özellikle de kişinin yaptığı işin faydalı olacağını düşündüğü durumlarda. Bu söz, aceleci veya düşüncesiz davranışlara karşı uyarı niteliğindedir; iyi niyetli bile olsa, düşünülmeden yapılan işler felaketle sonuçlanabilir.

Barakış, bir köpekti ve yaşadığı köyde zekâsı ve sadakatiyle tanınıyordu. Köylülerin evlerini korur, tehlike ya da hırsızlık durumunda havlayarak herkesi uyarırdı.

Bir gün düşmanlar köye saldırdı. Köylüler tehlikeyi sezinleyince, Barakış ile birlikte yakındaki bir dağ mağarasına kaçtılar. Sessizce saklanarak bulunmamayı umuyorlardı.

Düşmanlar yakından geçerken köylülerin nerede olduğunu bilemiyorlardı ve ayrılmak üzereydiler.

Fakat Barakış, halkını koruduğunu düşünerek yabancılara havladı ve böylece saklandıkları yeri açığa vurdu.

Saldırganlar hemen mağaraya koştu, çevreledi ve içindekilerin tamamını, Barakış dahil, katletti.

O günden sonra insanlar şöyle demeye başladı:
“Barakış kendi halkına felaket getirdi.”

Yani, korumak için yaptığı hareketin, istemeden halkının ve kendisinin yok olmasına neden olduğunu ifade eder.

Bu atasözü, iyi niyetle yapılan ama düşünülmeden atılan adımların, bireylere ya da gruplara ciddi zararlar verebileceğini vurgulamak için kullanılır.

Şenn Tabakaya Uygun Düştü

Atasözü 5: وافَقَ شَنٌّ طَبَقَة

Şenn Tâbaka’ya Uygun Düştü.

Vâfaka Şennun Tabaka

Arapçada “Şenn Tâbaka’ya uygun düştü” atasözü, iki kişinin karakter, düşünce yapısı veya davranış açısından birbirine tam anlamıyla uyumlu olduğunu anlatmak için kullanılır. Bu deyim genellikle derin anlayış ve uyumun olduğu dostluklar, evlilikler ya da ilişkiler için söylenir—sanki biri diğerine göre yaratılmış gibidir. Türkçe’de ki ” Tencere yuvarlandı, kapağını buldu.” atasözüyle aynı anlamı taşır.

Bu sözün kökeni İslam öncesi döneme dayanır ve Şenn adlı zeki, anlayışlı bir adama uzanır. Şenn, kendisi kadar zeki ve akıllı bir yol arkadaşı aramak için yola çıkar.

Yolculuklarından birinde, Şenn bir adamla tanışır ve birlikte seyahat etmeye karar verir. Adamın zekâsını sınamak isteyen Şenn ona sorar:
“Sen mi beni taşıyacaksın, ben mi seni taşıyayım?”

Adam şaşırır ve şöyle cevap verir:
“İkimiz de biniyoruz, nasıl biri diğerini taşısın ki?”

Bu cevap üzerine Şenn, aradığı derin anlayışın bu adamda olmadığını düşünür.

Yola devam ederlerken yeşeren bir tarladan geçerler. Şenn sorar:
“Sence bu ekin yenmiş midir, yenmemiş midir?”

Adam yine anlamaz ve der ki:
“Kimseyi yerken görmedik ki, nereden bilelim?”

Bu cevapla da adamın aradığı hikmeti taşımadığını anlar. Ancak adam, Şenn’i evine davet eder ve onu misafir eder.

Evde, adamın zeki ve sezgileri güçlü kızı Tâbaka bu konuşmaları duyar. Şenn evden ayrıldıktan sonra babasına şöyle der:
“Baba, onun ‘Sen mi beni taşıyacaksın, ben mi seni?’ demesiyle başlamak istediği şey sohbetti: Sen mi konuşmaya başlarsın, ben mi?
Ekinin yenip yenmediğiyle kastettiği ise şuydu: Sahibi bu mahsulü satıp parasını yedi mi, yoksa hâlâ elinde mi?”

Baba, kızının bu yorumlarına hayran kalır ve bunları Şenn’e aktarır.

Şenn çok etkilenir ve kısa süre sonra Tâbaka’nın evlenme teklifini kabul etmesiyle onunla evlenir.

O günden beri insanlar şöyle der:
“Şenn Tâbaka’ya uygun düştü”
Yani, iki kişinin karakteri ve zihinsel uyumu mükemmel şekilde örtüştü.

Bu atasözü, özellikle insan ilişkilerinde zihinsel ve kişisel uyumun değerini vurgular ve iki kişinin düşünce ya da karakter açısından kusursuz bir ahenk içinde olduğu durumlarda kullanılır.

Atasözü 6: تَمَخّضَ الجَبلَ فَولَدَ فَأرًا

Dağ Doğurdu, Fare Doğdu.

Temahhaza’l-cebel fe velede fe’ran

Arapçada “Dağ doğurdu, fare doğdu” atasözü, büyük bir gürültüyle, abartıyla ya da yüksek beklentiyle başlayan bir olayın sonunda önemsiz, küçük ya da hayal kırıklığı yaratan bir sonuçla bitmesini alaya almak için kullanılır. Genellikle büyük vaatlerde bulunup sonunda çok az şey ortaya koyan kişilere veya durumlara yönelik söylenir.

Bu sözün kökeni eski zamanlara dayanır. Rivayete göre, bir gün insanlar devasa bir dağın içinden gelen garip sesler ve hafif yer sarsıntıları fark eder. Dağın zirvesinden dumanlar yükselir, yamaçları titremeye başlar. Sanki dağın içindeki yer kabuğu hareket ediyor gibidir.

Bu olağanüstü görüntüler karşısında insanlar dehşet içinde dağın etrafında toplanır. Herkes büyük bir olayın gerçekleşmesini beklemektedir. Kimi dağın içinden ateş fışkıracağını düşünür, kimi güçlü bir varlığın veya gizli bir hazinenin çıkacağını sanır, kimisi ise bunun ilahi bir mucize olduğuna inanır.

Bekleyiş uzar, gerginlik artar… Derken, bir anda tüm gürültü ve hareket durur. Dağın bir yamacında küçük bir çatlak oluşur ve oradan… minicik bir fare çıkar.

Kalabalık bu absürt manzara karşısında kahkahalara boğulur ve şöyle der:
“Dağ doğurdu, fare doğdu.”

Yani: Tüm o tantana ve beklenti boşunaymış; sonuç önemsiz, hatta komik bile denebilir.

Bu atasözü günümüzde özellikle siyaset, medya ve kamu yaşamında sıkça kullanılır. Büyük duyuruların, şatafatlı projelerin ya da abartılı vaatlerin sonunda yetersiz ya da önemsiz sonuçlar doğurduğu durumlarda halk arasında yaygın bir ifadedir.

Son Söz

Bazı Arap atasözleri sizi güldürebilir, bazıları ise sizi tam kalbinizden yakalayabilir. Ancak her birinin ardında, güven, gurur, başarısızlık ya da insan inadı gibi gerçek bir durumu anlatan ve bu yüzden nesiller boyu aktarılan bir hikâye vardır. Arap atasözleri birer “motivasyon posteri” değildir. Daha keskin, çoğu zaman daha esprili ve zekice olan bu sözler, Arap halklarının birikmiş yaşam bilgeliğini yansıtır. Artık bu deyimlerin bazılarıyla tanıştığınıza göre, muhtemelen onları günlük konuşmalarda—hatta kendi düşüncelerinizde—fark etmeye başlayacaksınız.

Eğer bu ünlü Arap atasözlerinin hikâyelerini sevdiyseniz, şu içeriklerimize de göz atabilirsiniz:


Ayrıca Arapçayı temelden öğrenmek ve pratik yapmak için AlifBee uygulamasını indirerek, milyonlarca kişiyle birlikte etkileşimli ve eğlenceli alıştırmalarla dili kolayca öğrenmeye başlayabilirsiniz. Öğrenmeye bir başladınız mı, bırakamayacaksınız!

Eğer bu makaleyi faydalı bulduysanız, bilgiyi yaymak için arkadaşlarınızla paylaşın!
Facebook
LinkedIn
Telegram
X
Diğer Yazılar